26 Ekim 2009 Pazartesi

bobiler.örg

Ofiste ansızın attığım kahkahaların müsebbibidir bu adamlar. Çok takıldım bu aralar ama takılmayacak gibi de değil.


Bu nedir mesela? Bu nedir yav!?!?



23 Ekim 2009 Cuma

D10S göbekten balığa dönerken...



D10S: "Beyler su çok güzel gelsenize?"

19 Ekim 2009 Pazartesi

yırtıcı forvet hattı



Beşiktaş'ta bunlar gibi iki forvet olsun, kolpadan ligimizde gol rekorlarını alt üst etmezsek terbiyesiz olayım.
J.P.Sartre ve Che... 1960'daki buluşmalarından...
CHE: "İç bakalım dayı, hadi iyisin yine buldun cillop gibi küba purosunu..."
SARTRE: "Şımarıklığın lüzumu yok evladım..."


16 Ekim 2009 Cuma

poz

Hakan Günday....

Yazar. Kinyas ve Kayra, Piç, Malafa gibi romanları var. Kendisi "türk yeraltı edebiyatının en büyük ismi" olarak addedilir. (addedenlere önemli not: siktir olup gidin, çay koyun)
33 yaşındadır. Öğrenim hayatını Evropa'da geçirecek kadar hali vakti yerindedir. Zamanı boldur. Hayatta kalmak için, hayatı boyunca çalışmak zorunda değildir. Barındığı evin kirasını ödeyebilmek için boktan bir şirkette kravat takarak oturmak zorunda değildir. Hatta yazar olmak zorunda da değildir. Hiçbir şey yapmadan öylece dursa dahi rahat rahat hayatta kalabilir. Ama o yazar olmuştur; çünkü dediğim gibi vakti boldur. Yazdıklarını basabilecek yayıncı bulma derdi de yoktur; elit kesimden olan kaynakları bunu onun için ayarlarlar. Yazar olmuştur.

Çünkü bu pozu vermek için yanıp tutuşmaktadır.



Buradan sigarayı ilk bulan güney amerikalı o hıyarağasına, siyah beyaz fotoğrafın sanat olduğunu benimseten o leica'cı üstadlara, kısık gözlerle ufka dalıp gizemli göründüğünü düşünen o ilk dallayaroya sesleniyorum! Bakın ne yaptınız! Bu medeniyete sunduklarınız nasıl da bir bela olup benim gibi rahatsızların üzerine karabasan gibi çöktü!

Artık "yazarlık pozu" bundan ibaret. Bir "yazar" da umumi heladan çıkmış, ellerini kolonyalarken fotoğraf çektirsin ulan! Bir "yazar" da belediye otobüsünün peşinden parmaklarıyla ıslık öttürüp koşarken fotoğraf çektirsin ulan! Bir "yazar" da Ziraat Bankası kuyruğunda dedesinin üç aylığını çekmek için beklerken fotoğraf çektirsin ulan!
Hay sigaranız da batsın o bir parmak olmuş külünüz de...

5 Ekim 2009 Pazartesi

3 ekim 1980

12 Eylül darbesi sonrası, 3 Ekim 1980...
Vehbi Koç'un Kenan Evren'e gönderdiği mektup:


“yakalanan anarşistlerin ve suçluların mahkemeleri uzatılmamalı ve cezaları süratle verilmelidir. polis teşkilatını teçhiz edecek ve kuvvetlendirecek imkânlar genişletilmeli, gerekli kanunlar bir an önce çıkarılmaldır. işçi-işveren ilişkilerini düzenleyecek olan kanunlar asgari hata ile çıkarılmalıdır. bazı sendikaların türk devleti’ni ve ekonomisini yıkmak için bugüne kadar yaptıkları aşırı hareketler, göz önünde bulundurulmalıdır. disk’in kapatılmış olmasından dolayı bir kısım işçiler sendikal münasebetler yönünden bekleyiş içindedirler. militan sendikacılar bu işçileri tahrik etmek ve faaliyeti devam eden sendikaların yönetim kadrolarına sızarak, kendi davalarını devam ettirmek niyetindedirler. bu durum bilineler, hazırlanacak kanunlarda gerekli tedbirler alınmalıdır. komünist parti’nin, solcu örgütlerin, kürtlerin, ermenilerin, bir takım politikacıların kötü niyetli teşebbüslerini devam ettirecekleri muhakkaktır, bunlara karşı uyanık olunmalı ve teşebbüsleri mutlaka engellenmelidir. zatıâlilerine ve arkadaşlarınıza muvaffakiyetler temenni ediyorum. emrinize amadeyim.”