18 Şubat 2008 Pazartesi

alçaklar

Kabahatin büyüğünü işledi bunlar. Sekiz yıl önce bir anda çekip gittiler. Kalakaldık ortada sahipsizler gibi... Şimdi birleşmişler. Konserler, turneler...

Kim verecek lan sekiz yılın hesabını ?









14 Şubat 2008 Perşembe

michel gondry


"Siz kızları etkilemek için, sanatla uğraşırsınız, en basitinden ne kadar yaratıcı olursam kızlar üzerinde o kadar etkili olabilirim diye düşünürsünüz. Bir rock grubu üyesi olursunuz veya çizer, veya başka birşey, bu sırada diğer adam sanatla zaman kaybetmez. Kızlarla beraber olur ve sevdiğiniz kızı sizden çalar. Yıllar sonra siz yaratıcılık konusunda kendinizi zorlarken o adam daha fazla kızla beraber olur çünkü adam kızlarla beraber olma konusunda iyidir. Adamın işi gücü budur. Sevdiğiniz kızı sizden çalar. Yıllar sonra kendinizi iyi hissettiğinizde ve işinizde başarılı olduğunuzda bir kulübe gidersiniz ve o adam yine ordadır. Sonunda o adam sizinle arkadaş olur ki bu en berbat kısımdır. Hoşlandığınız kızı sizden çalar, çünkü başarılı bir adamın arkadaşıdır ve çok havalıdır. Yani 3 kere kazanmış, pardon kaybetmiş sayılırsınız..."


4 Şubat 2008 Pazartesi

vanishing point

1971 yapımı, kurşun gibi bir film Vanishing Point; havada ıslık çalarak geçip gidiyor kulağınızın dibinden...

Tam gaz bir film. İzleyip izleyeceğiniz en "hızlı" film. 1970 Dodge Challenger RT'nin hipnotize edici motor sesi eşliğinde, tozlu asfaltta soluksuz süren bir metafor bombardımanı. Üstelik bu bombardıman Kowalski, Super Soul ve flashback'ler ile paralel olarak ilerleyen çok başarılı bir kurguyla sunuluyor izleyiciye... Ekranın karşısında, tıpkı "speed"i çakmış ve uçuşa geçmiş Kowalski gibi kalakalıyorsunuz.
Filmin kaldırdığı kalın toz bulutu dağıldığında da varoluşçu felsefenin sinema tarihindeki en güzel yansımalarından biri ile karşılaşıyorsunuz.

Tekrar tekrar izlenebilecek, her izleyişte farklı farklı detayların yakalanabileceği kopkoyu bir film Vanishing Point...

Es geçilmemeli.