28 Ocak 2010 Perşembe

efsane albüm kapakları - 8


Led Zeppelin - Led Zeppelin (1969)

http://fataliyev.blogspot.com/

26 Ocak 2010 Salı

500 days of summer



Hatırı sayılır çoğunlukta erkeğin yaşadığı/yaşayacağı büyük bir travmayı naif bir şekilde ve başarılı bir kurgu ile anlatan güzel film. Yaraya tuz basmak yerine anne şefkatiyle "üfleyen" film.

İçinde The Smiths geçen film. İçinde tebrik kartları ve karaoke geçen film. İçinde Summer gibi şahane ama zehirli bir karakter barındıran film. Autumn ile şaşırtan film. Şahane ayrıntıları ve "sulu" olmayan komik yan karakterleri ile gülümseten "farklı" film. Kimi bölümlerinde, eskilerde kalmış bazı insanlara küfür ettiren film.

Öyle ise yönetmenin filmin hemen başındaki notu ile kapatalım:

"note: the following is a work of fiction.
any resemblance to persons living or dead is purely coincidental.


especially you jenny beckman.

bitch."

Not: Zooey Deschanel, sana lafımız yok ama o canlandırdığın Summer'ın Allah bin belasını versin...

http://fataliyev.blogspot.com/

25 Ocak 2010 Pazartesi

fevkalade hizmet #4 : wolfmother


"Müziklerinde kullandıkları riff'ler, melodiler, geçişler, vokal tarzları; albüm kapakları, kendilerine uygun gördükleri isim, giyiniş tarzları ile 60-70'li yılların hard rock'ını taklit eden Avusturalya'lı çapulcular" deyip geçecek olsaydım buraya yorum yazma zahmetinde bulunmazdım elbette. Bu elemanlar bir grup özenti gençten daha fazlası. Bir kere bu işi iyi beceriyorlar çünkü klasik rock kalıplarını harika bir şekilde kullanarak herşeye rağmen özgün bir şeyler çıkarmayı başarıyorlar. Buram buram Led Zeppelin, Deep Purple, Black Sabbath, The Who ve hatta Cream seziliyor şarkılarında ama yine de dinletiyor kendilerini keratalar. Hatta dinletmekle kalmıyor, kıpır kıpır ediyorlar insanı. Taklitler aslını yaşatıyor elbette ama Wolfmother'da bu yetenek oldukça daha uzun yıllar dinleriz kendilerini.



http://fataliyev.blogspot.com/

22 Ocak 2010 Cuma

ian curtis


Existence— well, what does it matter?
I've existed for the best use i can
The past is now part of my future
The present is well out of hand.


http://fataliyev.blogspot.com/

19 Ocak 2010 Salı

bukowski


Bira içmek için buradayız… Ve hayatlarımızı öyle iyi yaşamalıyız ki, ölüm bizi almaya geldiğinde titresin!

http://fataliyev.blogspot.com/

dylan



oh, where have you been, my blue-eyed son?
oh, where have you been, my darling young one?
i've stumbled on the side of twelve misty mountains,
i've walked and i've crawled on six crooked highways,
i've stepped in the middle of seven sad forests,
i've been out in front of a dozen dead oceans,
i've been ten thousand miles in the mouth of a graveyard,
and it's a hard, and it's a hard, it's a hard, and it's a hard,
and it's a hard rain's a-gonna fall.

oh, what did you see, my blue-eyed son?
oh, what did you see, my darling young one?
i saw a newborn baby with wild wolves all around it,
i saw a highway of diamonds with nobody on it,
i saw a black branch with blood that kept drippin',
i saw a room full of men with their hammers a-bleedin',
i saw a white ladder all covered with water,
i saw ten thousand talkers whose tongues were all broken,
i saw guns and sharp swords in the hands of young children,
and it's a hard, and it's a hard, it's a hard, it's a hard,
and it's a hard rain's a-gonna fall.

and what did you hear, my blue-eyed son?
and what did you hear, my darling young one?
i heard the sound of a thunder, it roared out a warnin',
heard the roar of a wave that could drown the whole world,
heard one hundred drummers whose hands were a-blazin',
heard ten thousand whisperin' and nobody listenin',
heard one person starve, i heard many people laughin',
heard the song of a poet who died in the gutter,
heard the sound of a clown who cried in the alley,
and it's a hard, and it's a hard, it's a hard, it's a hard,
and it's a hard rain's a-gonna fall.

oh, who did you meet, my blue-eyed son?
who did you meet, my darling young one?
i met a young child beside a dead pony,
i met a white man who walked a black dog,
i met a young woman whose body was burning,
i met a young girl, she gave me a rainbow,
i met one man who was wounded in love,
i met another man who was wounded with hatred,
and it's a hard, it's a hard, it's a hard, it's a hard,
it's a hard rain's a-gonna fall.

oh, what'll you do now, my blue-eyed son?
oh, what'll you do now, my darling young one?
i'm a-goin' back out 'fore the rain starts a-fallin',
i'll walk to the depths of the deepest black forest,
where the people are many and their hands are all empty,
where the pellets of poison are flooding their waters,
where the home in the valley meets the damp dirty prison,
where the executioner's face is always well hidden,
where hunger is ugly, where souls are forgotten,
where black is the color, where none is the number,
and i'll tell it and think it and speak it and breathe it,
and reflect it from the mountain so all souls can see it,
then i'll stand on the ocean until i start sinkin',
but i'll know my song well before i start singin',
and it's a hard, it's a hard, it's a hard, it's a hard,
it's a hard rain's a-gonna fall.


12 Ocak 2010 Salı

efsane albüm kapakları - 7


The Clash - London Calling

11 Ocak 2010 Pazartesi

biramıza kavuştuk

Fazla söze gerek yok. Efsane geri döndü. Tekel birası yeniden raflarda. 2,65 TL'lik fiyatı bizi biraz üzdü ama olsun...


7 Ocak 2010 Perşembe

tom waits


"If you get far enough away, you'll be on your way back home..."

6 Ocak 2010 Çarşamba

efsane albüm kapakları - 6


Queen - Queen II

fevkalade hizmet #3 : vampire weekend


Columbia Üniversitesi'nde yolları kesişmiş bu dörtlünün. İlk demolarını kendi çabaları ile yayınlamışlar ve çeşitli müzik bloglarının dikkatini çekmişler. White Stripes'ın da menejeri olan Ian Montone ile el sıkışıp akabinde ilk albümlerini 2008 yılında XL recordings'den çıkarmışlar. Rolling Stone, Spin vs grubu bu albüm sonrası epey övmüş.

Yaptıkları şahanemsi çıkışın etkisi tarafıma biraz ekolu olarak ulaştığından ötürü, kendilerini geçtiğimiz (2009 yani; olm uyan artık bitti o yıl aloov!) yılın başında dinleyebildim. "Geç olsun güç olmasın" diye bir züğürt tesellisi salladım havaya ve akabinde bütün baharım bu albüm ile geçti. Yaptıkları müziği ifade edebilmek için şunları sıralamam lazım: reggae, ska, indie pop ve rock; hatta bilakis afrika müziği. Bunların sıcacık bir harmanı. Öyle eğlenceli, samimi hatta naif bir müzik işte. Aslında şu yorum daha doğru olacak sanırım "zibidiler bahar gibi müzik yapıyor kuran çarpsın..."



4 Ocak 2010 Pazartesi

eyvah, grunge geri dönüyor!

Eyvah dediğime bakmayın; 90'ların başında yabancı müzikle tanışan her genç gibi ben de delicesine yaşadım bu müziği ve kültürü. Kurt Cobain gibi bir müzik ikonunun ani intiharı grunge'ı sahipsiz bıraktı biraz. Doksanların sonuna kadar her şeye rağmen yine de direndi; ama brit patlaması ile popülerliğini giderek yitirdi.

Bu aralar Seattle'da yine bir hareketlenmeler var. 2009 sonbaharında grunge'ın vakur adamları Pearl Jam Backspacer ile şöyle bir salladı ortalığı; hemen ardından Alice in Chains Black Gives Way to Blue ile depremin geçici olmayacağını müjdeledi. Şimdi de maymun iştahli (ama müthiş ses) Chris Cornell Soundgarden'ın tekrar bir araya geldiğini açıklamış. E tabi gördü suyun akış yönünü; "öeah yemişim timbaland'ını da solo kariyerini de; aga trend yeniden bize döndü layn!" dedi tatlı su kurnazı. Benim merak ettiğim nokta, at hırsızı karizması ile grunge aleminde farklı bir portre çizen Kim Thayil o saçı sakalı kesti mi/kesecek mi? (dünyanın en yüzeysel insanı)

http://opiniones.terra.es/tmp/swotti/cacheC291BMRNYXJKZW4=RW50ZXJ0YWLUBWVUDC1NDXNPY0JHBMRZ/imgSoundgarden1.jpg

karavan

Aykırı düşünen insanlar, medeniyetin ileriye doğru ivmelenmesinde her zaman önemli role sahip olmuşlardır. Olacaklardır da. Ama aşağıdaki tasarımı görünce "senin o güzel aklını nerelerime süreyim bilemedim be şeker abicim" demeden edemedim.

Yine de emeğe saygı rep + (capsler kurbağaya dönmüş dostum, bir el atıversen)