27 Ağustos 2009 Perşembe

hayat

Herkes konuşur üzerine... Herkes anlatır... Ama esaslı bir şey söyleyebilmek, hele hele bunu bir iki cümlede ifade edebilmek çok zordur.

Seher Şeniz.

70'li yılların bir boka derman olmayan o erotik yeşilçam sinemasının Mine Mutlu ve Feri Cansel ile beraber en çok aranan "yıldızlarından".

1994 yılında, ikinci intihar girişiminde bu hayattan göçüp gitmiş. Ardında bıraktığı mektupta yazanlar, çoğu ünlü yazarın tuğla kalınlığında romanından, türlü filozofun çağları değiştiren nice kelamından daha dolu, daha anlamlı.

"Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakıp, küllerini savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar..."

.................................


Yine de herşeye rağmen "devam etmeyi" seçmeli...

...mi ki?