28 Temmuz 2008 Pazartesi

karen o vs shirley manson

İki tahrik edici muhteşem ses, iki karizma zengini güzel bünye. Neden yoluşsunlar ki bunlar aslında?




Ama diyelim oldu böyle nahoş bir hadise; Deborah Harry girer aralarına, ikisine de basar tokadı, "Siz kimsiniz lan paçozlar! Siz daha beşikte bebeyken ben sesimle, karizmamla insanları aşık ediyordum kendime!!" der, bir de suratlarına tükürür. Kavga mavga kalmaz.


24 Temmuz 2008 Perşembe

fevkalade hizmet #1: hard-fi




Gelecek vaadeden, The Clash esintili kıyak banliyö çocukları. *
2005'de Franz Ferdinand kasırgası içinde pek kendilerini gösteremediler. Ama son 2-3 yılın en iyi indie gruplarından biri olduğu tartışılmaz. İlk albümleri Stars of CCTV'yi dinleyin; dans etmeyene parası iade. Melodik, değişken, kıpır kıpır, kımıl kımıl. Albüm Q'dan 4/5, NME'den de 9/10 puanı götürmüş. Geçen yıl da ikinci albümleri Once Upon a Time in the West'i çıkardılar. Ne de iyi ettiler...
*: böyle de orospu çocukları der gibi oldu ya..neyse...

23 Temmuz 2008 Çarşamba

pearl jam - black



80'lerde doğmuş her insan gibi benim de gençliğimi, kişiliğimi, türlü türlü anılarımı kazandığım bir "çağımın" olduğu gerçeğini idrak edeli, yıllar oluyor. Evet 90'lar... Tutunacağimız yıllar... Ne de güzel yıllar...
Bu güzel yıllarda pek çok ecnebi rock grubu/sanatçısı girdi hayatıma. Pearl Jam de bunlardan biri. Ama öyle çok sıkı, tutkulu bir ilişki değildi bizimkisi. Geçenlerde aklıma geldiler; ya dedim, Pearl Jam vardı, Black diye fevkalade bir parçaları vardı. İllegal yollardan edindim parçayı, dinledim. Dinledim. Dinledim. Hala dinliyorum.
Özlemişim...

21 Temmuz 2008 Pazartesi

baobap

Madagaskar, Afrika, Avusturalya'da falan ikamet eden bir garip ağaç. Ömrümde gördüğüm en komik ağaç. Abuk bir rüyadan fırlamışa benzeyen, sürreel bir ağaç.

Ağaç...





17 Temmuz 2008 Perşembe

"daha" eski camel



Hayatının bir dönemi üniversite kampuslerinin çimenlerinde camız gibi yatınarak, king oynayarak, şarap-bira içerek, geyiğin dibine vurarak geçen her nikotinus ademoğlunun değişmez klişesidir: "Abi eski Camel ne güzeldi yaa, şimdiki bi' boka benzemiyor. Paketini de değiştirdiler zaten!" Bu klişe elbette doğrudur; Camel'ı alınca JTI'ın ilk icraatı sigaranın harmanını değiştirmek olmuştur. Bu süreçte kimi içici tepkiyle sigarayı bırakmış, kimisi de Winston Soft'a düşmek zorunda kalmıştır. Neyse mevzu bu değil; mevzu bu eski Camel'dan da önce başka, adeta bir dede Camel olduğu gerçeği... İnternette dolaşırken karşıma çıktı aniden. İlk tepkim "lan!!" oldu. Nasıl yaa? Acaba şu an eski camel hayatına Samsun 216 olarak mı devam ediyor?


without you I'm nothing


Severim Placebo'yu. Gerçi fazlası sıkıntı verir bünyeme; Interpol ile duş alıp kendime gelirim. Hep "tek atımlık barut" kategorisindeydiler benim için. Hep de öyle olacaklar sanırım. Ama...o ne biçim baruttur be arkadaş. O ne sıkı bir kurşundur. Without you I'm nothing. Adamı parçalara ayırır. Telef eder. Bowie düeti ayrı güzel, konser kayıtları ayrı güzel, kendi halinde başka güzel. Gerçi hak vermek lazım Molko ve tayfasına; böyle bir şaheserin üzerine ne üretebilirlerdi ki? Bakalım belki haksız çıkarız...

berlin çarşı - berlin ultraslan


Avrupa'nın kalbinde, iki müttefik el ele... Harika bir görüntü. Bu fotografa bakıp sadece "Ehehe mehehe GS biraz yancı gibi kalmış; baksana giriş bile BJK tarafından.." diyebilen denyolar bizden değildir. Odunlukur. Sopalıktır. Az önce birisini muasır medeniyetler seviyesine kavuşturdum hatta...

Not: "Eski Çarşı" mı demeli aslında? Geri gelir mi, gelmez mi, Demirören yönetimi ile beraber tefe koyulup çalınmasınlar diye geçici olarak mı çektiler kendilerini; bilinmez... Ama şu bir gerçek ki Çarşı sırf böyle bir karar aldı diye Berlin'de, Dusseldorf'ta orada burada açılan bu ve bunun gibi mekanlar kapanacak zannedilmesin. Çünkü çarşı artık semt halkının toplandığı kapalı tribünden ibaret değil. Çarşı başka bir şeye dönüştü. Bu da başka bir yazının konusu olsun.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

kazu makino vs chan marshall

İlk round Kazu, uzun boyunun da verdiği avantajla Chan'i fena benzetir, pörfek çeker hatta. İkinci round Chan sigara dumanlarının arasında ağzını burnunu dağıtır Kazu'nun. Son round ise berabere biter, yenişemez bu iki übermensch hanım kızımız...

Ama tabi hiç kavga falan etmesin bunlar. Kardeş kardeş oynasınlar, ruhumuza işleyen karanlık, acayip sesleriyle şarkılar söylemeye devam etsinler.



15 Temmuz 2008 Salı

gece yolculukları için 6 "dünyadışı" şarkı

Pink Floyd - Echoes
Radiohead - Where i end and you begin
Placebo - Running up that hill (Kate Bush cover)

Massive Attack - Live with me

Portishead - Roads

David Bowie - I'm deranged


Peki neden 6? Ne biliim...

14 Temmuz 2008 Pazartesi

machine gun

Bu şarkıya bir şans verin; durun durun hemen kapatmayın. Hele bir dinleyin hepsini. Beth Gibbons'ın sesine bir kulak verin. Sigara içenleriniz birer sigara yaksın. İçmeyenleriniz de içmesin benim gibi; sigara bütün kötülüklerin anasıdır. Ama Beth içsin. Konserlerde de elinden eksik olmasın. Tütüne sararak hem kendi hayatını, hem de bizimkileri tüketsin dursun... Böyle şarkılar fısıldamaya devam etsin.


Machine Gun, Portishead'in son albümünden. Third'den...